Çocuklarla büyüklerin dünyaları karışınca
 

"İo non ho Paura-Hiç Korkmuyorum", çocukların dünyasına eğiliyor. Finalini unutamayacaksınız.

Çocukların dünyasına eğilen bir film. Onların dünyasıyla büyüklerin dünyasını karşılaştıran, daha doğrusu çocuklar tüm masumiyetleri içinde büyüklerin dünyasına dalıverdiklerinde olabilecekleri anlatan... "Akdeniz" filmiyle (yabancı film dalında) Oscar kazanarak üne kavuşan İtalyan yönetmen Gabriele Salvatores’in son filmi "Io non ho Paura- Hiç Korkmuyorum", senaryoya da katılan Niccolo Ammaniti’ni romanından uyarlanmış. Taşrada küçük kızkardeşi, sevecen annesi ve ancak zaman zaman gelen kamyon şöförü babasıyla sakin günler geçiren, kızlı-erkekli gruplarıyla birlikte oyun peşinde koşan, en zorlu anlarında aklında kalmış bilmecelere veya masallara başvuran 10 yaşlarındaki küçük Michele’nin öyküsü bu... Michele bir gün tek başınayken büyük bir giz keşfediyor; yerin altındaki bir odada ayağından zincirlenmiş, yaralı-bereli küçük bir çocuk... Ona su getiriyor, yiyecek getiriyor, onunla arkadaş oluyor. Ve sonra çocuğun karmaşık bir hikaye sonucu oraya getirildiğini öğreniyor ve onu kurtarmaya sıvanıyor. Bu onu büyüklerin dünyasında tehlikelere atsa da... Salvatores, "Akdeniz"in çekiciliğini yaratan egzotik mekan, İtalyan karakteri üzerine şakalar ve Akdenizli özellikleri gibi şeyleri bir yana iterek, ağırbaşlı ve olgun bir film yapmış bu kez... Yönetmenin sadece yazı ve tembelliği akla getiren bir doğa parçasını dekor olarak kullanma yeteneği, oyuncu seçimi ve yönetimi, hikayenin -biraz ağır aksa da- genel temposunu kurmadaki başarısı su götürmez.

OYUNCU SEÇİMİ BAŞARILI
Belki en büyük başarısı, çocuk oyuncular. Onları ustaca bulup seçmiş ve kullanmış. Böylece, o hiç değişmez çocuk kişiliği ve dünyası önümüzde yaprak yaprak açılıyor; masallara ve söylencelere açlık, o yaşta bile cesareti ve erkekliği sınama deneyleri, hep anneye sığınılsa da ’uzaktaki baba’ya karşı duyulan o müthiş hayranlık... Küçük Michele’de bunlara ek olarak içten bir koruma ve zayıflara kol kanat germe dürtüsü var. İtalya’da Milano kentinde gerçekten yaşanmış bir çocuk kaçırma olayından yola çıkarak çekilen bu film, ülkesini çeşitli festivallerde ve de Oscar’larda temsil etti. Hem de, iki yıl önce, bizim Ferzan Özpetek’in "Karşı Pencere" filminin yerine seçilerek... Çok özel, çok büyük bir film değil ama yeterince iyi. Özellikle final sahnesini sanırım yıllar boyu unutamayacaksınız... 
Kaynak:Sabah 21 Ağustos 2004

 
Süper Teyze 136
Sinan sınıfa yeni gelen Can’a yaklaştı : - Selam ! Benim adım Sinan ! - Ben de Can, dedi çocuk isteksiz. Sinan’ın aklına hemen bir cinlik geldi : - Bir fikrim var ! Eğer benim ağabeyime  devam >>
 
 
 
Sende dün ile bugünün farklı olmadığını düşünüyorsun?
Evet, çok sıkıcı
Hayır, her zaman fark var
Bilmem ki.
 
    
 
 

Copyright (C) 2024 Kumsaati Ltd. Şti. Her Hakkı Saklıdır.