Ekolojik ayak izi hızla büyüyor...
  Doğa üzerinde insanoğlunun yarattığı tahribatı saptamak amacıyla kullanılan ’’ekolojik ayak izi’’ büyüklüğünün, nüfus artışı ve teknolojiye dayalı yaşam nedeniyle hızla arttığı bildirildi.
      AA muhabirinin Dünya Doğal Hayatı Koruma Vakfı (WWF)- Türkiye verilerinden derlediği bilgiye göre, insanın doğa üzerinde yarattığı tahribatı belirlemek için ortaya koyduğu ’’ekolojik ayak izi’’ kavramı, bu konuda küresel bilinç oluşturarak, doğaya verilen zararı en aza indirmeyi hedefliyor.
      Belirli bir topluluk, toplum ya da bireyin tükettiği gıda, konut alanı, altyapı miktarı gibi edinimlerin, üretken eko sistemlerdeki karşılığıyla belirlenen ’’ekolojik ayak izi’’nin büyümesi, doğal kaynakların yok olmasıyla sonuçlanıyor.
      WWF tarafından yapılan ’’ekolojik ayak izi’’ araştırması sonuçlarına göre, son 30 yılda yaşanan hızlı büyüme sonucu, doğal kaynakların yüzde 30’u bir daha yerine konulamaz şekilde tüketildi.
      Toplumların gelişmişlik düzeylerine göre değişen ’’ekolojik ayak izi’’ miktarı, dünya genelinde bir kişi için ortalama 2.85 hektar olarak ölçülürken, bu rakam Avrupa toplumlarında 5, Kuzey Amerika toplumlarındaysa 12 hektara kadar çıkıyor.
      Türk vatandaşları için 2.2 hektar olarak ölçülen ’’ekolojik ayak izi’’ büyüklüğü, dünyanın en az gelişmiş ülkelerinden Etiyopya’da ise 0.85 hektar olarak belirlendi.
     
     ’’BÖYLE GİDERSE TEK DÜNYA YETMEYECEK’’
      Araştırma raporunda, tüm insanların ’’ekolojik ayak izi’’ büyüklüğünün Avrupalı kadar olması durumunda bile, yaşamak için tek dünyanın yetmeyeceği, 3 gezegene daha ihtiyaç duyulacağına dikkat çekiliyor.
      Ege Üniversitesi (EÜ) Çevre Sorunları Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü Prof. Dr. Ümit Erdem, AA muhabirine yaptığı açıklamada, insanoğlunun daha fazla ekonomik kazanım ideali doğrultusunda doğa üzerinde yaptığı tahribatla, adım adım dünyayı ortadan kaldırdığını söyledi.
      Gelişimin doğaya aykırı ve akılcı olmayan yöntemlere dayandırılması sonucu biyosfer (yaşam alanı) ve ekolojik dengenin bozulduğunu anlatan Prof. Dr. Erdem, şunları kaydetti:
      ’’Bütün bunlar biyoçeşitlilik denilen olguyu bozuyor. Son yüzyılda bizim gördüğümüz canlı türleri, evrim süreci içindeki canlıların sadece yüzde 1’i. Yani yüzde 99’unu kaybettik. Ama bunu fark edemiyoruz, bizim fark ettiğimiz sadece eko-sistem çeşitliliğindeki yaşam ortamlarının değişimini yakalayabiliyoruz. On yıl önce tarla olan bir yerin, yapılarla dolduğunu görebiliyoruz. Biyosferin, öyle sınırları da yoktur. Amazon ormanları yok olduğunda sadece orası değil, burası da etkilenecek. Türkiye’deki bitki türlerini yok ettiğinizde İngiltere’de yetiştirilen bir ürün de artık üretilemeyecek. Yani adım adım dünyamızı ortadan kaldırmaya başlıyoruz.’’ Prof. Dr. Erdem, bu tehlikeli gidişin durdurulması için ekonomik değerler yaratma konusunda, maddi değerlendirmenin yanı sıra çevresel fizibilitenin de ön planda tutulması gerektiğini belirterek, ’’Evet, ekonomi çok önemli. Ama, ekoloji olmazsa ekonomi de olmaz. Ekonominin var olabilmesi için doğal kaynakların olması gerekir. Aslında ekonomistler, sanayiciler bunu düşünseler, eminim bu konuda bizden çok daha dikkatli olurlar’’ dedi.
Kaynak:Milliyet 6 Eylül 2004
 
Süper Teyze 155
Ayhan’ın babasının doğumgünüydü. Küçük oğlan, hediyesini vermeden önce, babasını sarılıp öperek kutladı. Babası çok duygulanmıştı . Ayhan’ı bağrına bastı ve :  - Yakışıklı oğlum benim, bana  devam >>
 
 
 
Sende dün ile bugünün farklı olmadığını düşünüyorsun?
Evet, çok sıkıcı
Hayır, her zaman fark var
Bilmem ki.
 
    
 
 

Copyright (C) 2024 Kumsaati Ltd. Şti. Her Hakkı Saklıdır.