Sevgililer Günü’nü İcat Eden O Eşsiz Zekaya İthaf Olunur!
  Murat EVRE

 
Sevgililer Günü’nü icat eden o eşsiz zekaya ithaf olunur!

Sizi bilmem, ancak “Bilmemne Günü” şeklindeki adlarıyla hayatlarımıza bir anda giren “özel gün”ler, benim fena halde canımı sıkıyor.

Neyi kastettiğimi biliyorsunuz... Hani şu birilerine muhakkak hediye almanız gereken günler...

Bunlardan sürüyle var: Sevgililer Günü, Anneler Günü, Babalar Günü, Öğretmenler Günü, ve bir de, yine hediye alma zorunluluğundan ötürü, Yılbaşı.

İşte bu “özel gün”lerle ilgili, şok edici gerçeği açıklıyorum!

Ortada çok büyük bir dolap dönüyor, senelerdir sesini çıkaran yok!

Ancak zamanı geldi... Uluslararası platformda büyük yankı uyandıracak haberimi açıklıyorum! İşte geliyor:

1929 - 1939 yılları arasındaki Kuzey Amerika ve Avrupa’nın ekonomisinin büyük sıkıntıda olduğu “Büyük Bunalım” dönemini bir yerlerden duymuşsunuzdur.

Ekonomilerinin kötü giden durumu yüzünden 1938 baharında bütün Avrupa ülkeleri tarihi bir toplantı için Cenevre’de toplandılar (böyle toplantılar hep böyle fiyakalı yerlerde olur). Ülke temsilcileri günlerce süren uzun oturumlarda tartıştılar. Hepsinin savunduğu görüş şuydu: Ekonomiyi canlandıracak bir şeyler olmalıydı.

Ancak bu “bir şeylerin” Allah’tan gelmesini bekleyemezlerdi, yoksa çok geç olabilirdi. Kendileri bir şeyler “yaratmalıydılar”; öyle bir olay olmalıydı ki bu, bütün insanlar kendilerini bir şeyler satın almaya zorunlu hissetmeliydi...

Çözüm, toplantılara gözlemci olarak katılan Transilvanya Kontu’ndan geldi... Toplum yapısında saygı gören kişilikler adına bazı günler düzenlenecek, gazetelerin “Bir gün olsun hatırlayın” şeklinde yürek burkan yazılar yayınlamaları sağlanacak ve hediyelik eşya satıcılarının “Anneler Günü’ne özel indirim!” gibi kampanyalarla potansiyel müşterileri gaza getirmeleri istenecekti.

Öneri ilk başta temsilciler arasında büyük tepki uyandırdı. Hatta bazı ileri görüşlü delegeler, “Biz insanların göz göre göre kandırılmasına müsaade edemeyiz!” diyerek toplantıyı terk ettiler.

Onca tartışmadan sonra öneri heyette kabul gördü, ancak bu sefer de “Kimlerin adına gün düzenlesek?” tartışması patlak verdi. İlk önce Fransız temsilcisi söz istedi ve “Eğer birileri böyle bir günle onurlandırılacaksa, bu birileri solak insanlardır!” dedi ve “Solaklar Günü” adıyla bir gün düzenlenmesini talep etti. Hemen ardından Transilvanya Kontu kürsüye geldi ve seçilecek günlerin bütün insanlara hitap etmesi gerektiğini hatırlattı.

Bunun üzerine İngiliz delegesi kürsüye çıktı ve “Herkesin bir anne babası var. Biz en iyisi bir Anne-Baba Günü uyduralım,” dedi. Bu basit çözüm üzerine bütün delegeler gaza geldi ve çeşitli öneriler sunmaya başladılar. İtalyan delegesi “Herkes makarna sever, biz Makarna Sevenler Günü düzenleyelim,” diye kürsüye fırlarken, Türk delegesi “Politikacılar Günü düzenleyelim,” diye bağırdığı için salon dışına alındı.

“Öğretmen!” “Sevgili!” derken öneriler tıkandı ve bütün heyet tarafından onay gören topu topu üç gün kalmış oldu. Durum böyle olunca “Anne-Baba Günü” adındaki gün ikiye bölündü ve “Anneler Günü” ile “Babalar Günü” adlarıyla yılın belli bölümlerine serpiştirildiler.

Alınan bu tarihi kararlardan sonra heyet dağıldı... Ondan sonraki yıl Büyük Bunalım’ın son yılı oldu, ülkeler zararlarını kapatmakla kalmayıp on yıllar sonra bu işten kâr bile ettiler.

Bu basit çözüm, pek çok ülkenin uçurumun eşiğinden dönmesini sağlamıştı... “Gün”ler, günü kurtarmıştı!

Bu arada, “alışveriş çılgınlığı”nın icadı da aynı döneme rastlıyor... Onu da belki sonra anlatırım.

 
Süper Teyze 299
Öğretmeni Sevil’e sordu : - Evde bir kardeşin var mı kızım ? Küçük kız ciddi ciddi cevap verdi : -Hayır öğretmenim, sahip olduğumuz tek çocuk benim !  devam >>
 
 
 
Sende dün ile bugünün farklı olmadığını düşünüyorsun?
Evet, çok sıkıcı
Hayır, her zaman fark var
Bilmem ki.
 
    
 
 

Copyright (C) 2024 Kumsaati Ltd. Şti. Her Hakkı Saklıdır.