Siirt ve Van’da Artık Kızlar Okula Gidiyor
 

’Hadi Kızlar Okula’ kampanyasını başarıyla sürdüren UNICEF Türkiye Temsilcisi Edmond McLoughney, "Başbakan ve Milli Eğitim Bakanı’nın siyasi kararlılığı sayesinde artık kız çocuklarını okutabiliyoruz" diyor.

Bugünkü konuğum Edmond McLoughney. McLoughney, Ağustos 2001 tarihinden beri UNICEF’in Türkiye Temsilcisi. Türkiye’ye gelmeden önce 11 yılı aşkın süre Etopya, Malawi ve Angola’da çalışmış. En son olarak Makedonya’da 3 yıl süren bir projenin başında görev almış. Çocukların önlenebilir zeka geriliğinin temel nedenlerinden biri olan iyot yetersizliğine bağlı hastalıkların eliminasyonunda büyük başarılara imza atmış. Ayrıca yine aynı ülkede sadece anne sütü ile beslenen çocukların oranının yüzde 8’den yüzde 60’ın üzerine çıkmasını sağlamış. McLoughney Türkiye çocukları için de aynı hayalleri kuruyor. Bugün, bir yıl önce Milli Eğitim Bakanlığı UNICEF işbirliğiyle başlatılan "Hadi Kızlar Okula Kampanyası"nın sonuçlarını konuşmak için bir araya geldik.

KIZLAR KAYITLI DEĞİL
*Bu aralar sıkça pozitif ayrımcılık konuşuluyor. Sizce Türkiye’de cinsiyet eşitsizliği ne durumda?
-Türkiye’de eğitim alanındaki cinsiyet eşitsizlikleri, ülkenin özellikle güneydoğu ve doğu bölgelerinde hala önemli boyutlardadır. Kimi illerde 7 ile 13 yaş arasındaki kız çocukların yaklaşık yüzde 50’si okula gitmezken, kırsal kesimlerde yaşayan 11-15 yaş arasındaki kız çocukların yüzde 60’ı okula kayıtlı bile değil. Bu sadece bizim verilerimiz değil, Milli Eğitim Bakanlığı’nın da verileri.

EN İYİ SONUÇ SİİRT’DE
*Türkiye’deki çocukların ana problemi sizce nedir? Özellikle kızların.
Tabii birçok problem var ama bizim için en önemli olanı tabii ki okuma yani eğitim problemi.

*Kızlar niye okula gönderilmiyor?

-En önemli neden yoksulluk. Ayrıca birtakım gelenek görenekler var, kızların okumasının önemli olmadığını düşünenler var. Biz ise "Önce kızlar okumalı çünkü gelecekte onlar çocuk yetiştirecek" diyoruz. Düşünsenize en son yaptırdığımız araştırmaya göre İstanbul’da bile 75 binin üzerinde okula gitmeyen kız çocuğu var.

* "Haydi Kızlar Okula Kampanyası" nda bir sonuç alabildiniz mi?

-Sonuçlar hiç de fena değil. En iyi sonucu Siirt’te aldık. Geçen yıla oranla okula giden kız çocuklarının sayısında yüzde 19’luk bir artış gözlemledik. Siirt’i yüzde 11.6’lık bir artışla Van, onu da yüzde 6.7’lik bir ivmeyle Muş izliyor. Bununla birlikte birinci ve altıncı sınıflara kayıt olan kız çocukların sayısında da bir artış var. Örneğin Siirt’te birinci sınıfa kayıt edilen kız çocukları yüzde 57 gibi bir rakamla erkek çocukları solladı.

* Başka hangi illerde çalışmalar yaptınız?

-Örneğin Şırnak. Oradaki artış yüzde 23. Bu çalışmanın sonucuna baktığımız zaman ailelerin kızlarını 6 yaşına geldiğinde okula göndermeye hazır olduklarını gösteren bir durumla karşı karşıya kalıyoruz. Bu da bizi memnun etmeye yetiyor.

* Başbakan’ın seçim bölgesi Siirt,Milli Eğitim Bakanı’nın Van. Bu illerde elde edilen başarılarda bunun bir etkisi var mı?

-Olmaz olur mu? Tamamen var. Bu çalışmada siyasal kararlılık ve her düzeyden karar yetkisi taşıyanların desteği belirleyici bir önemde bizim için. Başbakan’ın ve Milli Eğitim Bakanı’nın açık desteği kuşkusuz il ve ilçe düzeyindeki resmi görevlilere de yansımıştır.

YOKSULLUK BAHANE
* Aileler kızlarının okumasını istemiyor, bazıları yoksulluğu bahane ediyorlar dediniz. Peki böyle bahaneler karşısında ne yapıyorsunuz? Yani aileleri nasıl ikna ediyorsunuz?
-Her bahaneye karşı değişik cevaplar geliştiriyoruz. Bazen soruyorlar "Kızım okuyacak da ne olacak, iş bulmak mümkün mü?" UNICEF gönüllüsü "Bak bana" diyor "Ben iş buldum işte." Yani bunun gibi bir süre tekniğimiz var. Tabii yoksullukla başa çıkabilmek için devletin desteğini arkamızda hissetmek çok önemli. İşte bu yüzden demin sizin de sorduğunuz siyasi kararlılığın alınan başarıda büyük rolü var.

* Ailelerin komik sorularıyla ya da hikayeleriyle karşılaştığınız oluyor mu?
Mutlaka çok vardır ama benim unutamadığım bir tanesini anlatmak istiyorum. Gezilerden birinde bir anne, kocasını kız çocuğunu okula göndermeye ikna ettik diye boynuma sarılıp, herkesin içinde öptü. İnanılmaz şaşırdım ama çok mutlu oldum.

* Türkiye’de töre denilen bir gerçek daha var. Aileler kirlendiğini düşündükleri kızlarının ölüm emrini imzalayabiliyorlar.
-Geçenlere bir babanın kızını kendi eliyle öldürdüğünün haberini okudum. Şok geçirmemek mümkün değil. Ama duygusallığı bir yana bırakırsak, yine her şeyin başı eğitim. Eğer biz çocukları özellikle de kızları eğitebilirsek ilerde o kafadaki babalar yetişmeyecek ve hiçbir anne kendi öz kızını öldürmesi için ağabeylerini görevlendirmeyecek.

ÇOCUK DOSTU OKUL
* Çocuk yaşta zorla evlendirilen ya
da töreye kurban giden kızlar... Bunlar da oluyor ve biz zaman zaman Türkiye’yi İstanbul’dan ibaret görüyoruz.
-Zaman zaman hepimiz böyle yanılgılara giriyoruz ama bir şey söyleyeyim mi? Bu söylediğiniz kafa yapısı ve örnekler İstanbul’da da var. Kızlar büyük şehirlerde de çocuk yaşta evlendiriliyorlar. Bunun da önüne geçmeye çalışıyoruz.

*Hedefiniz nedir? Yani bu proje
eğer yüzde yüz başarıya ulaşırsa ne gibi rakamlar elde edeceğiz?
-Kısa vadeli amaç 2004 yılının sonuna kadar cinsiyet açığının yüzde 50 azaltılması. Bu durum 2005 yılının sonunda artık kalmamalıdır. Eğitim hakkından söz ediyorum. Kampanyanın ilk altı ayında 40 bin kız çocuk eğitim-öğretim sistemi içine alındı. Bu sayının çok artması gerekiyor. Ayrıca uzun vadede "Çocuk Dostu Okullar’ın pilot ölçekte başlatılmasını öngörüyoruz.

KAYNAK: SABAH 10 Mayıs 2004

 
Süper Teyze 223
Öğretmen coğrafya dersinde Tolga’ ya sordu : - Bize  Afrikanın nerede olduğunu söyleyebilir misin oğlum ? Tolga ayağa kalktı, bir süre düşündükten sonra son derece şımarık bir tavırla cev devam >>
 
 
 
Sende dün ile bugünün farklı olmadığını düşünüyorsun?
Evet, çok sıkıcı
Hayır, her zaman fark var
Bilmem ki.
 
    
 
 

Copyright (C) 2024 Kumsaati Ltd. Şti. Her Hakkı Saklıdır.