Henüz dokuz yaşında ama iki ödüllü filmi var
 

Dokuz yaşında yönetmen olur mu?
Kapı çalınır, kapıyı açan adamın eline bir CD verilir. CD bilgisayara takılır, beliren görüntüde "Senin görevin annemden gizli mutfaktan yemek aşırmak" denir ve şöyle devam eder görevi veren, siyahlar içindeki genç yakışıklı bey: "Eğer yakalanırsan eylemlerinden habersiz olduğumu açıklayacağım. Bu CD kendisini beş dakika içinde imha edecek."
Macera başlıyor! Danny Elfman'ın akıllara kazanmış 'Görevimiz Tehlike' soundtrack'i eşliğinde, mutfaktan yemek aşırmak gibi tehlikeli bir görev arz etmenin heyecanı ve absürtlüğü içinde gelişen olaylar... 'Bir Ali Erdem Ekşioğlu Filmidir' ibaresi eşliğinde iki dakika iki saniye süren bir film 'Babamın Görevi Tehlike'.
Bitmedi! İkinci film: 'Sinema Düşleri'. Kanepede şekerleme yapan bir adamla açılıyor sahne. Dış ses: "Sinema, düşlerimizi, hayallerimizi gerçeğe dönüştürür". Ve şekerleme yapan adamın macerasına dahil oluyoruz. Düşlerinde uçtuğunu, suyun üzerinde yürüdüğünü, bir balık adam olduğu için dalış rüyaları gördüğünü izliyor, yine sinema sayesinde kişinin bir yerden bir yere kolayca ışınlanabileceğine, bir dev ya da cüce olabileceğine, dünyanın hızlanabileceği ya da yavaşlayabileceğine inandırılıyoruz. Hepsi elbette sinemanın gücünde gizli! Üç dakika dört saniye sürüyor film.

Yaz tatilinde sinema
Peki kimdir bu iki filmin yönetmeni Ali Erdem Ekşioğlu? Ali Erdem 1998 doğumlu, yanlış okumadınız, dokuz yaşında kendisi. İlk filmi 'Babamın Görevi Tehlike'yi henüz sekiz yaşındayken çekmiş. Bu film Uluslararası İstanbul Çocuk Filmleri Festivali'nde geçen yıl üçüncülük alırken, bu yıl aynı festivalde birincilik ödülünü aldı Ekşioğlu. Siz bu yazıyı okuduğunuz sırada kendisi heykelciliği kaldırmış olacak ve bir kamerayı da evine götürecek. Kendisine ait ilk kamera olacak bu. Bir yıl arayla çekilmiş iki film, her ikisi de haziran ayında, yaz tatilinin başladığı, karnelerin alındığı günlere denk geliyor. Ali Erdem Ekşioğlu yönetiyor, yazıyor ve oynuyor, ama filmlerinin iki vazgeçemediği oyuncusu var: Annesi Elvin Ekşioğlu ve babası Abdullah Ekşioğlu. Ali Erdem Ekşioğlu'nun hayatta kendisine örnek aldığı yönetmen de babası. Sinemanın içine doğmuş, çünkü annesi de babası da reklam filmleri yönetmeni. Zaten çektiği filmlerin montajını da babasıyla birlikte yapıyor, ama geri kalan her şey Ali Erdem'e ait. Sakın yanlış anlaşılmasın!
Kızıltoprak'ta Zühtüpaşa İlköğretim Okulu'nda öğretim hayatına devam eden Ali Erdem Ekşioğlu dördüncü sınıf öğrencisi ve derslerinde de çok başarılı. www.youtube.com'dan iki filmine ulaşılıyor olması, ödüllü iki filme sahip olması onu hiç de 'şımarık' yapmıyor, gayet 'cool'. Muzip bir ifadeye sahip ama olgun, yer yer ketum bile.

Eğlenen ve eğlendiren yönetmen
Yeni projelerinden çok bahsetmek istemiyor, naz yaptığından değil ama henüz olgunlaşmış fikirler olmadığı için, üçüncü filmin ne olacağına da karar vermiş değil. Ama birincilik ödülüyle gelen kamerayı faydalı işler için de kullanmayı düşünüyor. Mesela İstanbul'daki müzeleri çekmek ve okulda arkadaşlarına izletmek gibi bir projesi var. Sinema onun için bir eğlence, zaten şöyle diyor: "Eğlenmeyi başarırsan zaten sinemayı da başarırsın. Evet, sinema benim için eğlence demek."
Eğlenceye düşkün, ama sorumluluklarının farkında, öngörü sahibi bir yönetmen o. Sıkılsa bile provalara çok önem veriyor. Titiz aynı zamanda. En iyi görüntü için saatlerce uğraşmaktan kaçınmıyor. Ali Erdem hızı da seviyor, aksiyon filmlerine pek hayran. Henüz peşinde koştuğu büyük bir sinema yönetmeni, rol modeli yok, ki zaten babası var. İleride yönetmen olacağı da kesin. Bu dokuz yaşındaki, iki film sahibi yönetmenle yaptığımız sohbete ışınlanalım şimdi. Sinemanın gücü adına!

Sinemaya nasıl merak sardın?
İlk önce babamın reklam filmi yönetmeni olduğunu öğrendim. Sonra bir çekiminde seti gezdim, sinemanın eğlenceli bir meslek olduğunu düşündüm. Bir dergide de çocukların katıldığı bir kısa film yarışması olduğunu öğrendik, kısa film çektik, sonra da üçüncü oldum.
'Babamın Görevi Tehlike' nasıl çıktı ortaya?
Yarışmayı öğrendiğimizde çok az zamanımız vardı göndermek için, o yüzden kısa bir sürede senaryo yazmam gerekiyordu. Aklıma bazı aksiyon filmleri geldi, onlardan yararlanarak böyle bir film çıkardık. 'Görevimiz Tehlike'yi daha önce izlemiştim, film de vardı gözümün önünde. Ama o sırada filmi bu gördüğünüz haliyle yaparsam daha komik olacağını düşündüm ve öyle yaptım.
Senin için neler komiktir?
Mesela ciddi gibiymiş gibi olan bir şeyin, ciddi olmayan bir şeyle bitmesi. Kendi filmimde de böyle yaptım, yani babama çok ciddi bir görev veriyormuş gibi yaptım, ama hiç de ciddi bir görev değildi.
İkinci filmin 'Sinema Düşleri'ni yapmaya nasıl karar verdin?
Migros'ta bir kitap görmüştüm, o kitapta bir küçük sinemacı vardı, sinemanın nasıl yapıldığını anlatıyordu. Ben de sinemanın küçük hileleriyle film çekilirse neler yapılabileceğini, sinema yaparak neler anlatılabileceğini gösteren bir film yapmak istedim.
Film yönetmek nasıl bir şey?
Eğlenceli.
Bir sorumluluk aldığını da düşünüyor musun?
Evet, sorumluluk almayı seviyorum. Sinema insanın hayatına eğlenceyi, sorumluluk sahibi olmayı da katıyor. Provalar sırasında zaman kaybını sevmiyorum ama filmin güzel olması için de o zaman kaybını göze alman gerek.
Nasıl bir çalışma yöntemi izliyorsun peki?
Senaryoyu yaptıktan sonra en kolay sahnelerden başlayarak en zor sahnelere gidiyoruz, sonra da senaryoya göre montajlıyoruz. İkinci filmimde de ilk önce mekânları blue box'ta çektik.
Blue box ne demek?
Arkasında sadece tek renk olan bir şey ve mavisiyle yeşili çok başarılı.
Arkadaşlarınla sinema üzerine konuşur musunuz?
Arkadaşlarım çok fazla bir şey demiyor, "Büyüyünce yönetmen olacaksan, beni de bir filmde oynatır mısın?" diye soruyorlar sürekli. Genelde onlar bana bir şeyler soruyor zaten.
Son zamanlarda hoşlandığın filmler ne?
'Son Osmanlı Yandım Ali', 'Gora' ve 'Dünyayı Kurtaran Adamın Oğlu'.
Kitaplarla aran nasıl?
Çok güzel. Micky Mouse'u, Jules Verne'i çok seviyorum. Özellikle 'Denizler Altında 20.000 Fersah'. Kitap okurken de hayal gücüm sayesinde kitabı da bir filmmiş gibi görüyorum. Bu da bana büyük bir eğlence sağlıyor.
Okuduğun kitaplar içinden birini film yapman istense hangisini seçersin?
Tabii ki 'Denizler Altında 20.000 Fersah'. Aslında kitabı yeni okuyorum ama Jules Verne'in balıkları anlattığı bölümü çok sevdim.
Sinema adına ne yapmak istiyorsun?
Ünlü bir yönetmen olup aksiyon filmleri yapmayı düşünüyorum. 'Görevimiz Tehlike' ya da '007 James Bond' gibi filmler...
Senin için ün ne demek?
Çoğu insanın tanıdığı başarılı biri olmak. Herkesin beni tanımasının bana ne yararı olur, onu bilmiyorum.

Kaynak: Radikal Gazetesi 27/10 2007

 
Süper Teyze 150
Murat ve Emir kendi aralarında konuşuyorlardı : Soğuk havalarda, sabahları yüzümü yıkamaktan nefret ediyorum ! dedi Murat. Ama annem çok sıkı kontro ediyor. Bazan kandırabiliyorum ama bu sabah banyo devam >>
 
 
 
Sende dün ile bugünün farklı olmadığını düşünüyorsun?
Evet, çok sıkıcı
Hayır, her zaman fark var
Bilmem ki.
 
    
 
 

Copyright (C) 2024 Kumsaati Ltd. Şti. Her Hakkı Saklıdır.